Büyüme Neden Sona Erecek?
Bu yazıda ünlü The Limits to Growth raporunun öncü çalışması olan World Dynamics adlı kitapta sunulan dünya sistemi modelini inceleyeceğiz. The Limits to Growth raporunu başka bir yazıda ele alacağız.
Dünya sistemi modelinin amacı büyük ölçüde gözlemlenen üstel büyümeyi açıklamak ve çıkarımlarını değerlendirmektir. Dünya sistemi modeli sistem dinamikleri (system dynamics) olarak adlandırılan bir modelleme metodu kullanılarak geliştirilmiştir. Sistem dinamikleri ilk kez 1957 yılında bilgisayar mühendisi ve sistem bilimci Jay Wright Forrester tarafından geliştirilmeye başlanmış ve 1961 yılında Industrial Dynamics isimli kitabında genel prensipleri ortaya konmuştur. Sistem dinamikleri geri bildirim döngülerinden oluşan karmaşık sistemleri modellemek için geliştirilen bir modelleme metodu olduğu için geniş bir uygulama alanına sahiptir. 1971 yılında Jay W. Forrester sistem dinamiklerini küresel sistemi modellemek için kullandı ve 1972 yılında yayınlanacak olan ünlü The Limits to Growth isimli rapor için prototip olarak hizmet görecek olan modelini World Dynamics adlı kitabında sundu.
Dünya sistemi modeli 5 ana bileşenden oluşur. Bunlar popülasyon, endüstriyel üretim, gıda üretimi, kirlilik ve yenilenemez doğal kaynaklardır. Dünya sistemi modelinin yapısı aşağıdaki görselde görülebilir. Modelin 5 ana bileşeni, 5 ayrı dikdörtgen kutu içerisinde gösterilir. Bunlar sistem içindeki birikimleri temsil eden seviyelerdir (levels). Seviyelere ek olarak seviyelerin değişmesine sebep olan oranlar (rates) vardır. Seviyeleri, stoklar (stocks) ve oranları da akışlar (flows) olarak düşünebilirsiniz. Modelde seviyeler sadece oranlar tarafından değişir. Daireler sistemdeki seviyeler tarafından etkilenen çeşitli değişkenleri ifade eder ve çizgili oklar aralarındaki nedensel ilişkileri gösterir. Oranlar, dairelerle gösterilen değişkenlerin oluşturduğu bilgi ağı yoluyla sistem seviyeleri tarafından belirlenirler. Modelin en önemli özelliği büyümeyi üreten pozitif geri bildirim döngülerinden ve sistemin dengeye ulaşmasını teşvik eden negatif geri bildirimlerinden oluşmasıdır.
Modelin yapısını anlamak için alt kısımlarından birkaçını inceleyebiliriz. Aşağıdaki görselde sistemin temel seviyelerinden biri olan popülasyon için olan döngüler (loops) görülmektedir:
Doğum ve ölüm oranı (BR ve DR) popülasyonun total artış ve düşüş oranını ifade eder. BRN ve DRN ise popülasyonun her yıl doğan ve ölen kısmını ifade eder. Örneğin, BRN 0.04 (binde 40) ise bunu total popülasyon ile çarparak BR’yi hesaplayabiliriz. BRN’den DRN’yi çıkararak popülasyon her yıl yüzde kaç büyüyeceği hesaplanabilir. Sistemdeki artı (+) işareti pozitif geri bildirim döngüsünü ifade eder. Sistemdeki pozitif geri bildirim döngüsü popülasyonun arttıkça doğum oranının (BR) da artmasından kaynaklanır. Artan doğum oranı da tekrar popülasyonu arttırır. Sistemindeki negatif geribildirim döngüsünün mantığı da aynıdır. Geri bildirim döngüleri hangisinin baskın olduğuna bağlı olarak üstel büyüme ya da düşüş eğilimi yaratır. Daha detaylı bilgi için üstel büyümeyi ve canlı popülasyonlarının neden üstel büyüme eğiliminde olduğunu açıkladığımız yazılara göz atabilirsiniz.
Gerçek dünyada elbette popülasyonlar uzun vadede üstel olarak büyümez, bir dengeye ulaşırlar. Popülasyonların dengeye ulaşmasını sağlayan faktörlerden biri doğal kaynakların mevcudiyetidir. Dünya sistemi modelinde doğal kaynaklar ve popülasyon arasındaki döngü şu şekildedir:
Eğer nüfus artarsa, doğal kaynakların kullanım oranı da artar. Burada yenilenemez doğal kaynaklardan bahsettiğimiz için bunların büyüme oranı sıfırdır. Dolayısıyla artan doğal kaynak kullanımı tükenmeyi hızlandırır ve NRFR düşer. Kaynak tükenmesi, yaşam standartlarını arttırmaya katkıda bulunan sermaye ifade eden efektif-sermaye-yatırım oranını (ECIR) düşürür çünkü kaynak tükenmesi sermayenin verimliliğini azaltır. Örneğin, geriye hiç kaynak kalmadığında sermaye yatırımı da efektif olmayacaktır çünkü olmayan bir şeyi çıkaramazsınız. Düşen ECIR, maddi yaşam standartlarını (MSL) düşürür ve düşen MSL doğum ve ölüm oranlarını arttırır. Burada da yine pozitif ve negatif geri bildirim döngüleri aynı anda çalışmaktadır.
Burada konuyu uzatmamak adına dünya sistemi modelini daha fazla incelemeyeceğiz. Akılda tutulması gereken nokta incelediğimiz alt sistemler bağımsız olarak çalışmamaktadır. Bilgisayar simülasyonundan sonuç üretmesini istediğimizde sistem bir bütün olarak çalışarak bir çıktı üretir. Buraya kadar anlattıklarımızda muhtemelen çoğu kişi eleştirilecek bir nokta bulmakta zorlanacaktır fakat simülasyonun ürettiği çıktı çoğu insan için kabul edilemezdir. Peki, simülasyon tam olarak nasıl bir sonuç üretiyor? Sistemin temel davranışı aşağıdaki görselde görülebilir:
Yukarıdaki görsel referans senaryo olarak düşünülebilir. Bu senaryoda nüfus ve endüstriyel üretim yenilenemez doğal kaynakların tükenmesi nedeniyle 21. yüzyılda düşmeye başlar. Doğal kaynak tükenmesi nedeniyle küresel sistemin 21. yüzyılda çökmesi en gerçekçi ve olası senaryo olmakla birlikte diğer senaryolar gibi bunun da sadece sistemin genel davranışını görmek için üretildiği unutulmamalı, dolayısıyla sistem seviyelerinin zirve tarihleri ve büyüklükleri de dahil olmak üzere bu senaryodaki hiçbir şey bir tahmin (prediction) değildir.
Modelin parametrelerini değiştirerek çok sayıda farklı senaryo üretmek mümkündür. Örneğin, doğal kaynakların çok daha yavaş tükeneceğini varsaymak sistemin kaynak tükenmesi yerine kirlilik nedeniyle çökmesiyle sonuçlanır. Sadece oldukça gerçek dışı varsayımlar altında model 2100 yılına kadar çöküş yerine sistemin dengeye ulaştığı bir davranış sergilemektedir. Bütün senaryoların ortak noktası üstel büyümenin sona ermesidir, soru sadece bunun nasıl gerçekleşeceğidir.