
Bir önceki yazıda tarım devletlerinde nüfusun neden salınım gösterdiğini incelemiştik. Bu devam yazısında tarım ya da nomadik imparatorlukların nasıl yükseldiğini ve çöktüğünü inceleyeceğiz. Önceki yazıları okuyanların tahmin edeceği gibi yükseliş ve çöküş fenomenini incelediğimiz için yine en az iki stoktan oluşan bir model tasarlamamız gerekiyor çünkü tek stoktan oluşan bir sistem yükseliş ve çöküş döngüsü üretemez.
Jeopolitik Teori
Asıl teoriyi anlatmadan önce Randal Collins’in jeopolitik teorisini inceleyerek birinci dereceden sistemlerin neden yükseliş ve çöküş döngüsü üretmediğini bakacağız. Bu aynı zamanda metaetnik sınır teorisi için bir altyapı oluşturacak.
(Turchin, 2003), jeopolitik modelin geri bildirim döngüsünü şu şekilde göstermektedir:
En aşağıda basit bir pozitif geri bildirim döngüsü mevcuttur. Devletin bölgesel büyüklüğü, sahip olduğu jeopolitik kaynakları (daha fazla vergi ve insan) belirlemektedir, daha fazla jeopolitik kaynak daha yüksek bir savaş başarısı anlamına gelir ve bu da tekrardan bölgesel büyüklüğü pozitif etkilemektedir. Diğer taraftan daha büyük bir bölge hakimiyeti daha fazla lojistik maliyet ve daha fazla sınır komşusu anlamına gelir ve bunlar savaş başarısını negatif regüle eder.
Bu modelin sözel halidir. Sözü edilen geri bildirim döngülerini matematiksel olarak ifade ederek elde edilecek modelin yükseliş ve çöküş döngüsü üretip üretmeyeceği test edilebilir. Bölgesel büyüklüğün değişimi savaş başarısı açısından şu şekilde gösterilebilir:
Ȧ = c1W
Jeopolitik kaynaklar ve bölgesel büyüklük arasındaki ilişki şu şekilde gösterilir:
R= c2A
Son olarak, savaş başarısı ve jeopolitik kaynaklar arasındaki ilişki şu şekildedir:
W = c3R – c4
Sabit c4 yenilmesi gereken rakibin gücünü ifade eder. Rakibe kıyasla daha büyük bir devlet savaşta daha başarılı olur ve topraklarını daha fazla genişletir.
Denklemleri bir araya getirdikten sonra jeopolitik modeli elde ederiz:
Ȧ = cA – a
Sabit c = c1 c2 c3 ve a = c1 c4.
Model basitçe devletin bölgesel büyüklüğündeki değişim, başlangıçtaki büyüklüğüne bağlı olduğunu söylemektedir. Belirli bir eşik değerinin altında devlet küçülerek ortadan kalkar ve eşik değerinin üstünde sonsuza kadar büyür. Modelin davranışını aşağıdaki grafikte görebilirsiniz.
Modele lojistik maliyetleri de dahil ettiğimizde grafikte (b) ile gösterilen davranış biçimi ortaya çıkar. Bu modelde de benzer şekilde devlet başlangıçtaki A1 eşik değerinden küçükse, küçülmeye devam eder ve ortadan kalkar. Bu eşik değerinden büyükse, devlet A2 denge noktasına ulaşana kadar büyür. Başlangıçtaki A2 eşik değerinden büyükse, devlet küçülür ve denge noktasına geri döner.
Sistemin davranış biçiminin denklemlerin lineer olmasıyla ilgisi yoktur. Sistemin hangi dereceden dinamikler sergileyeceği stoklara ve geri bildirim döngülerine bağlıdır. Bahsettiğimiz jeopolitik faktörler ne kadar non-lineer bir şekilde ifade edilirse edilsin bunların kavramsallaştırma biçimleri nedeniyle birinci-dereceden adi difrensiyal denklemlerden (ordinary differential equations) oluşan bir model ortaya çıkmaktadır.
Metaetnik Sınır Teorisi
İmparatorlukların yayılma ve çöküşünü açıklamak için ikinci bir durum değişkenine ihtiyacımız var çünkü buna sahip olmayan bir model çöküş davranışını sergileyemez. Turchin’e göre bu kolektif eylem kapasitedir. Turchin bu teoriyi İbn-i Haldun’un asabiyye konseptine dayandırmaktadır.
İmparatorlukların iç yapısı oldukça karmaşıktır. İlk olarak gücü elinde tutan elitler ve ekonomik aktiviteyi yürüten avam kesimi mevcuttur. İkinci olarak, çekirdek (core) etnik gruplar ve diğer etnik (allo-etnik) gruplar mevcuttur. İmparatorluğun kolektif eylem kapasitesi açısından en önemli olanı çekirdek etnik grubun elitleridir.
Kolektif eylem kapasitesini arttıran ya da düşüren faktörler nelerdir? Turchin üç ana faktör ortaya koymaktadır. İlki gruplar arası çatışmadır. Daha yoğun ve sık çatışma kolektif dayanışmayı arttırır. İkinci faktör taşıma kapasitesine kıyasla nüfus yoğunluğudur. Popülasyon taşıma kapasitesine yakınsa grup içi rekabet artar ve kolektif eylem kapasitesi düşer. Bu iki faktörün ortak olarak vurguladığı nokta kolektif eylem kapasitesinin küçük gruplarda daha fazla arttığıdır. O halde daha büyük gruplarda kolektif eylem kapasitesi nasıl korunur? Bu sorunun cevabı üçüncü faktör olan Turchin’in ifadesiyle metaetnik fay hatlarıdır. Bu sınırın her iki tarafında bulunan küçük gruplar, aynı taraflarındaki komşu gruplarına kıyasla öylesine büyük bir farklılıkla karşılaşırlar ki bu onların kendi aralarındaki farklılığı önemsizleştirir. Dolayısıyla bu lokasyonlarda daha büyük gruplar oluştukça kolektif eylem kapasitesi zayıflamaz.
Bu üç faktörün birlikte etkide bulunduğu yerler büyük imparatorlukların sınır bölgeleridir. Bunun iki farklı türü vardır: bir imparatorluk ve devletsiz kabile bölgesi arasında ve iki imparatorluk arasında. Hattın kabile tarafı asabiyye artışı için en ideal koşulları sağlar.
Son olarak, kolektif eylem kapasitesini etkileyen birkaç faktör daha sıralanabilir. Eğer sınır hattının diğer tarafında çok farklı bir ideoloji/din mevcutsa bu asabiyye artışını teşvik eder. Olgunlaşmış imparatorlukların merkezleri genelde yüksek derecede sosyal eşitsizlik içerir ve bu kolektif eylem kapasitesini düşürür. Güçlü ve zayıf imparatorluk farklı açılardan sınır kabilelerinde asabiyye artışını teşvik eder. İlk durumda imparatorluğun oluşturduğu tehdit yoluyla ikinci durumda imparatorluğun sahip olduğu zenginlikler yoluyla.
Buraya kadar anlattıklarımız sayesinde bir imparatorluğun yükseliş ve çöküş sürecini şu şekilde tarif edebiliriz: Mevcut bir imparatorluğun metaetnik fay hattı oluşturan sınır bölgeleri artan bir kolektif eylem kapasitesine sahip grupların ortaya çıkışını teşvik eder. Sınır bölgesindeki gruplar arası rekabetten nihayetinde bir grup galip olarak ayrılır. Bu grup mevcut imparatorluğun bir dalı ya da kabile tarafından çıkan yeni bir etnik grup olabilir. Bu küçük etnik grup zaman içerisinde olgunlaşır, büyür ve diğer etnik grupları bünyesine dahil eder. Büyüyen etnik grup nihayetinde bölgesel bir devlete (polity) dönüşür. Devam eden süreçte fetih yoluyla hem eski imparatorluğa hem de kabile bölgesine doğru büyür. Nihayetinde yeni bir imparatorluk ortaya çıkar ve etnik grup kendisini imparatorluğun çekirdek grubu olarak öne çıkarır.
Yeni imparatorluk başlangıçta yüksek kolektif eylem kapasitesine sahip çekirdek etnik grubun elitleri tarafından yönetilir ve imparatorluğun merkezinde nüfus ve zenginliği artışı için gerekli koşulları sağlar. Artan nüfus ve eşitsizlik nihayetinde çekirdek etnik grubun kolektif eylem kapasitesini düşürür. Eş zamanlı olarak imparatorluğun sınır bölgelerinde yeni bir etnogenez süreci yavaşça işlemeye devam eder.
Jeopolitik modelde olduğu gibi burada da sözel teoriyi matematiksel modele dönüştürüp gerçekten yükseliş ve çöküş (boom-bust) döngüsü üretip üretmediği test etmemiz gerekir.
Bölgesel dinamikleri şu denklem ile ifade edebiliriz:
Denklemin söylediği şey basitçe jeopolitik gücün kaynaklara (A) ve asabiyyeye (S) bağlı olduğudur. Sabit a, hinterlanddan gelen jeopolitik baskıyı ifade eder.
İkinci olarak, asabiyye için bir denklem yazmalıyız. Sözel modelde asabiyyenin sınırsız olmadığını varsaydığımız için en uygunu bir lojistik büyüme denklemi olacaktır:
Denklem büyüme oranının (r), A’nın bir fonksiyonu olduğunu söylemektedir.
Sözel modelde imparatorluk sınırlarına yakın yerlerde asabiyyenin arttığını varsaydığımız için r(A) fonksiyonunu şu şekilde ifade ederiz:
r0 maksimum büyüme oranıdır. A sınırdır ve b, büyüme oranının sıfırdan büyük olduğu sınırın genişliğini ifade eder.
Denklemleri bir araya getirdiğimizde metaetnik sınır modelini elde ederiz:
Belirli parametreler için sistemin davranışını aşağıdaki grafikte görebilirsiniz:
Jeopolitik modelden farklı olarak, metaetnik sınır modeli yükseliş ve çöküş döngüsü üretebilmektedir. Modele göre yükseliş ve çöküş döngüsü için gerekli koşul (b < h) sınır bölgesinin genişliğinin lojistik kısıtlılıklar tarafından belirlenen imparatorluk büyüklüğüne kıyasla küçük olmasıdır. Grafikteki model tekrar eden yükseliş ve çöküş döngüsü üretmiyor gibi görünmektedir fakat bunun sebebi dışarıdan (hinterland) gelen baskının (a) bir sabit olarak belirlenmiş olmasıdır. Fakat gerçekte diğer devletlerden gelen baskı kendi lojistik kısıtlamalarına sahip olacaktır. Turchin kitabında daha ileri düzey metaetnik sınır modellerinin kaotik yükseliş ve çöküş döngüleri ürettiğini göstermektedir.
Referanslar
Turchin, Peter, 2003, Historical Dynamics: Why States Rise and Fall. Princeton, NJ: Princeton University Press.