Blogu düzenli takip edenlerin bildiği üzere yazılar birbiriyle çok yakından bağlantılı. Öncekileri okumadan sonrakileri anlayabilmeniz zor. Genelde yazı içerisinde ekliyordum bunları fakat bu sefer yazıya başlamadan önce sıralayacağım:
2-Malthus Tuzağından Nasıl Kurtulduk?
Sanayi Devriminin ilk 100 yılı Britanya ve çoğu Avrupa ülkesi için özel bir dönemi temsil ediyor. Bu dönemde Sanayi Devrimi öncesinden farklı olarak kişi başı gelir düzeyi yavaşça yükselmeye başladı. Bununla birlikte Malthusçu popülasyon dinamiklerinin ağır basması nedeniyle gelir artışını büyük kısmı basitçe daha fazla insana dönüştü ve Avrupa’da nüfus patlaması yaşandı. 1870’lere gelindiğinde Malthus modeli tarafından öngörülemeyecek bir şekilde doğum oranları düşmeye başladı. Dolayısıyla ortada açıklanması gereken bir fenomen var.
Birinci Demografik Geçiş ile ilgili şaşırtıcı olan nokta geçişin sert ve istikrarlı bir düşüşle kendini göstermiş olmasıdır. Dahası geçiş kırsal ve kentsel bölgelerde eş zamanlı olarak başlamıştır. Demografi çalışan iktisatçılar genellikle geçişin arkasında sosyo-ekonomik faktörleri aramakla uğraştılar fakat tarihsel doğurganlık örüntülerindeki bu tuhaflıklar kültürel olayların da işin içinde olabileceğini ima etmektedir. Geliştirilecek teorinin doğasına ilişkin bu çıkarımı destekleyen diğer bir bulgu da Fransa’da Doğurganlık Geçişinin Britanya Sanayi Devriminden daha önce başlamış olmasıdır. Son olarak, Malthus modeli bize Doğurganlık Geçişinin sebebi olabilecek sosyo-ekonomik faktörün kişi başı gelirdeki artış olamayacağını ima etmektedir çünkü Malthusçu popülasyon dinamiklerinin ani bir şekilde ortadan kalkması için teorik bir gerekçemiz bulunmuyor.
Endüstriyelleşmenin yarattığı sosyo-ekonomik faktörler toplum tarafından arzu edilen doğurganlık oranında bir değişim yaratabilir fakat sosyal normlar eski doğurganlık oranının korunması konusunda inatçı olabilir. Dolayısıyla, sosyal normları kıran ve toplumu doğurganlık kontrolüne hazır hale getiren kültürel olayları tespit etmek de Demografik Geçiş Teorisinin önemli bir parçasını oluşturacaktır.
Demografik geçişin kültürel sebeplerinden farklı olarak ne yazık ki sosyo-ekonomik sebeplerini güvenilir bir şekilde tespit edemiyoruz. Örneğin, ölüm oranlarının düşmesi bazı ülkelerde doğurganlık geçişi ile ilişkili gibi gözüküyor fakat Avrupa’nın bütün bölgeleri için geçerli bir demografik geçişin başlatıcısı olan sosyo-ekonomik faktörler listesi oluşturulabilmiş değil. Yine de sosyo-ekonomik faktörlerin işin içinde olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü bütünüyle modernleşip total doğurganlık oranı (TFR) altı veya üzerinde olan bir toplum yok.
O halde, Britanya’da Birinci Demografik Geçişi başlatan kültürel olay neydi? İlginç bir şekilde bu olayın tam olarak ne olduğunu ve hangi tarihte yaşandığını biliyoruz. Görünüşe göre bu olay tam olarak geçişin başladığı 1877 tarihindeki Bradlaugh-Besant davasıydı. Geçişin başladığı yılla çakışan ve doğurganlık kontrolünü konu alan bir dava. Başlangıç için oldukça iyi fakat yine de bunun tesadüf olmadığına dair bulgular göstermeliyiz.
Bradlaugh-Besant davası esasen bir sansür davasıydı. Davanın sebebi iki sekülerizm ve ifade özgürlüğü aktivisti olan Charles Bradlaugh ve Annie Besant’ın Charles Knowlton tarafından yazılan Fruits of Philosophy adlı kitabı hükümeti test etmek amacıyla kasıtlı olarak yeniden yayınlamalarıydı. İddia edildiğine göre bu 1857 tarihli Müstehcen Yayınlar Yasası’nın ihlali anlamına geliyordu. Dört gün süren dava sonucunda ikili 200£ para cezası ve 6 aylık hapis cezası aldılar fakat teknik bir sebeple karar bozuldu. Dava sonrası kitabın satışları patlama yaptı ve doğum kontrolü konusu ulusal ölçekte yankı uyandırdı.
Doğum kontrolü fikrinin bir anda halk tarafından bu kadar tanınmasının sebeplerinden biri gazetelerin davaya genişçe yer vermesidir. Bradlaugh-Besant davasını önceki doğum kontrol propagandalarından ayıran da bu olmuştur. Ayrıca, Malthusçu Lig olarak bilinen bir organizasyon davanın hemen ardından kuruldu ve aile planlaması ve doğum kontrol fikirlerinin halk arasında yayılmasına destek oldu.
Bradlaugh-Besant davası sonrası aile planlaması ve doğum kontrol fikrinin gazeteler aracılığıyla yayıldığını biliyoruz fakat tarihsel anlatının ötesine geçerek farklı bölgelerin davaya ne kadar maruz kaldığını nicel olarak ölçebilir ve doğurganlık oranları üzerindeki etkisini belirleyebiliriz.
Britanya’nın her bölgesinde yayınlanan gazetelerde söz konusu davadan ne kadar bahsedildiğine bakarak ilgili bölgeleri tartışmaya yüksek veya düşük ölçüde maruz kalan yerler olarak ayırabiliriz. Ardından aynı bölgelerin doğum oranlarındaki değişimi kontrol edebiliriz ve davaya maruz kalma derecesinin doğum oranlarını nasıl etkilediğini belirleyebiliriz. Grafikte görüldüğü üzere gazetelerde Bradlaugh-Besant davasına daha geniş yer verilen bölgelerde doğum oranlarındaki düşüş daha şiddetli.
Bunun da ötesine geçerek Bradlaugh-Besant davasının Britanya ile kültürel bağları bulunan ülkelerin doğum oranlarında nasıl bir değişime yol açtığı incelenebilir. Beklendiği gibi İngilizce konuşmayan ülkeler arasından Britanya ile daha yakın bir kültürel bağa sahip ülkelerde doğum oranlarındaki düşüş daha şiddetli.
Daha ilginç bir kanıt Kanada’nın İngiliz ve Fransız kökenli yerleşimcilerinden oluşan farklı bölgelerinden gelmekte. Tahmin edebileceğiniz gibi İngiliz kökenli yerleşimcilerin bulunduğu bölgelerde Bradlaugh-Besant davasına ilişkin haberler daha hızlı yayılacağı için bu bölgelerde doğum oranlarındaki düşüş daha şiddetli olmalı. Grafikte bunu görebilirsiniz:
Benzer bir analizin yapılabileceği diğer bir ülke Güney Afrika. Burada da İngiliz kökenli ve Hollanda kökenli yerleşimcilerin Bradlaugh-Besant davası sonrası doğum oranlarının nasıl değiştiğine bakmak mümkün. Kanada örneğinde olduğu gibi Güney Afrika’da da Britanya ile daha güçlü bağları bulunan bölgeler doğum oranlarında daha şiddetli bir düşüş yaşamıştır.
Britanya’da Birinci Demografik Geçiş modern doğum kontrol yöntemlerinin icadından önce gerçekleşti. İlkel fakat oldukça etkili doğum kontrol yolları halihazırda biliniyordu. Fakat evli çiftler aile planlaması ve doğum kontrol gibi bir haklarının olduğunu bilmiyorlardı. Bradlaugh-Besant davasının önemi konuyu etik açıdan tartışmaya açmasından gelmektedir. Görünüşe göre toplum bu yeni fikri benimsedi ve Birinci Demografik Geçiş başladı.
Referanslar
Banks, J. A., & Banks, O. 1954. The Bradlaugh-Besant trial and the English newspapers. Population Studies, 8, 22–34
Beach, Brian, and W. Walker Hanlon. Censorship, family planning, and the historical fertility transition. No. w25752. National Bureau of Economic Research, 2019
Coale AJ. 1984. The demographic transition. Pak. Dev. Rev. 23, 531– 552.